Avrupa, Kafkaslar, Uzak Doğu, Balkanlar, Afrika, Güney Amerika ve Orta Doğu’da 60’tan fazla ülkeye seyahat eden bir gezgin ve yazar olan Sevil Mert, ÖRAV Sohbetlerinde unutulmaz seyahat anılarından, seyahat etmenin kişisel gelişimine olan katkısından ve mutlaka görülmesini önerdiği destinasyon önerilerinden bahsetti.
Avrupa, Kafkaslar, Uzak Doğu, Balkanlar, Afrika, Güney Amerika ve Orta Doğu’da 60’tan fazla ülkeye seyahat eden bir gezgin ve yazar olan Sevil Mert, ÖRAV Sohbetlerinde unutulmaz seyahat anılarından, seyahat etmenin kişisel gelişimine olan katkısından ve mutlaka görülmesini önerdiği destinasyon önerilerinden bahsetti.
Öğretmen Akademisi Vakfı, her ay gerçekleştirdiği ÖRAV Sohbetleriyle; bilgi ve deneyimleri, sıra dışı meslekleri ve hayatlarıyla, ilham veren konukları öğretmenlerle bir araya getirmeye devam ediyor. ÖRAV’ın Youtube kanalından herkesin erişimine açık olarak yayınlanan sohbet serisinin Haziran ayındaki konuğu, Avrupa, Kafkaslar, Uzak Doğu, Balkanlar, Afrika, Güney Amerika ve Orta Doğu’da 60’tan fazla ülkeye seyahat eden bir gezgin ve yazar olan Sevil Mert oldu.
‘Seyahat etmek benim için bir keşif süreci’
‘’Yeni insanlar tanımak, yeni kültürler tanımak, yeni bir coğrafyada daha önce görmediğim bir yeri görmek, bazen antik kentte bir taşa dokunmak… Bunların hepsi benim için ayrı ayrı heyecan veren süreçler. Daha önce duymadığım bir dil duyuyorum, daha önce tatmadığım bir yemeğin tadına bakıyorum… Örneğin gittiğim her ülkeden sonra evimde o ülkenin yemeklerini yapmaya başlıyorum. Öğrendiğim şeyleri hayatıma da entegre ediyorum. Seyahat etmek benim için yeni şeyler öğrenmek ve gelişmek anlamına geliyor. Seyahatlerimde her zaman çok erken kalkıyorum ve görebileceğim her şeyi görmeye çalışıyorum. Gitmeden önce de araştırmalar yapıyorum, ilginç bilgiler bulmaya çalışıyorum. Örneğin İran’da Zerdüştlük çok ilgimi çektiği için döndüğümden beri bu konuda okumalar yapıyorum. Dolayısıyla seyahat etmek kişisel gelişim sürecimin de bir parçası…’’
‘’Seyahat etmeye önce kendi şehrinizden başlayın’’
‘’Ekonomik koşulları göz önünde bulundurduğumuzda yurt dışına seyahat etmek oldukça maliyetli olsa da insan bir şeyi çok istediğinde problemi çözmenin yolunu da buluyor. Örneğin İzlanda oldukça pahalı bir ülke olduğu için gitmeden önce seyahatimi nasıl en uyguna mal edebilirim diye düşündüm ve oraya 18 kiloluk bir yemek çantasıyla gittim. Konaklamamızı misafir evlerinde ve çadırlarda yaptık. Bu yıl ekonomik şartlardan dolayı Türkler için daha uygun olabilecek ülkelere yöneldim, örneğin İran seyahati bu şekilde ortaya çıktı. Gürcistan, Balkanlar gibi bölgeler hala daha uygun fiyatlara seyahat edebileceğimiz seçenekler arasında. Seyahat etmeyi yalnızca yurt dışı olarak da algılamıyorum. Bizim ülkemiz bambaşka kültürleri içeren bir ülke. Seyahat edecek olanlara “önce kendi şehrinizden başlayın” diyorum. Örneğin İstanbul’da yaşasa da birçok müzeyi ziyaret etmeyen insanlar var. Türkiye’de hangi şehirde yaşarsanız yaşayın gezilecek ve görülecek birçok mekan var.
‘’Dışarıya adım attığınızda oldukça farklı hayatlarla karşılaşma ihtimaliniz olabiliyor’’
‘’Ben Burdur’luyum ve Türkiye’de dahi birçok insan Burdur’un nerede olduğunu bilmiyor. Güney Afrika’nın ıssız bir kasabasında yemek yemek için oturduğumda yan masadaki bir çift ile sohbet etmeye başladık. Türkiye’nin hangi şehrinden olduğumu sorduklarında söyledim ve ‘Burdur şiş çok güzeldir’ yanıtını aldım. Konuştuğum kişi Hollandalıydı, Türkiye’de Devlet Demiryolları’na danışmanlık yapmış. Eşi ise Güney Afrikalıydı. Dünyanın bir diğer ucunda, Hollandalı biriyle Burdur Şiş hakkında muhabbet ettik. Dünya çok küçük, seyahat ettikçe bunu daha iyi görüyorsunuz. İnsanların Türkiye’yi bu kadar tanımasını beklemiyorsunuz. Fakat dışarıya adım attığınızda oldukça farklı ve bizimle kesişen hayatlarla karşılaşma ihtimaliniz olabiliyor. Seyahat etmenin en güzel kısmı da bu zaten.’’
‘’Öğretmenlerimiz Çanakkale Şehitliği ve Başkomutanlık Milli Parkı’na mutlaka gitmeli, mümkünse öğrencilerini de götürmeli’’
‘’Öğretmenlerimiz için bazı noktaların altını çizmek istiyorum çünkü ilk gittiğimde ‘keşke beni orta okuldayken buraya getirselerdi’ dediğim yerler var. Bunlardan biri Çanakkale Şehitliği, biri de Afyon’daki Başkomutanlık Milli Parkı. Bence tüm öğretmenlerin o bölgeye gitmesi ve mümkünse öğrencilerini de götürmesi gerekiyor. Maalesef tarihi kitaplardan ve ezberleyerek öğreniyoruz, fakat o bölgelere gittiğinizde ne yaşandığını o kadar derinden hissediyorsunuz ki… Orayı ziyaret ettikten sonra bu vatanın kıymetini anlamayacak tek bir insan olduğunu düşünmüyorum. Bunun dışında Ege Bölgesi benim favori destinasyonum. Plajlarımız ve denizimiz çok güzel, kıymetini bilmeliyiz. Ayrıca tüm dünyada benim için en favori yerlerden birisi de Dalyan. Coğrafyasının yanı sıra tarihi, kültürü, deniz mahsulleri… Türkiye’de kıymeti az bilinen bir destinasyon olduğunu düşünüyorum. Yaz tatili sevmeyenler için de Karadeniz yaylalarını önerebilirim. Artvin, Rize, Trabzon yaylaları, yeni yeni popüler olmaya başlasa da Ordu ve Giresun yaylaları oldukça güzel.’’
Sevil Mert’in unutulmaz seyahat anılarından, seyahat etmenin kişisel gelişimine olan katkısından ve mutlaka görülmesini önerdiği destinasyon önerilerinden bahsettiği ufuk açıcı sohbeti ÖRAV’ın Youtube kanalı üzerinden izleyebilirsiniz!
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı