DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ile eşi Zeynep Babacan, oğulları Emir ile birlikte ramazanın ikinci iftarında Ankara’nın Ata Mahallesi’nde oturan bir ailenin misafiri oldu.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ile eşi Zeynep Babacan, oğulları Emir ile birlikte ramazanın ikinci iftarında Ankara’nın Ata Mahallesi’nde oturan bir ailenin misafiri oldu. Babacan, iftarın ardından misafiri olduğu ailenin üyeleriyle ve komşularıyla sohbet etti.
‘Gıda fiyatları acayip oldu’
Evin gündeminde hayat pahalılığı vardı. Alışverişte etiketlere artık yarım kiloluk fiyatların yazıldığını söyleyen aile üyeleri “Bir markette iki kiloluk paket toz şeker 33,80 liraydı. 34 lira olsa, kilosu 17 liraya geliyor. Pazarlarda kilo yazmıyor zaten. ’15 lira, iyiymiş’ diyorum. ‘Yok abla, yarım kilosu 15 lira’ diyor” sözleriyle hayat pahalılığından şikâyet etti.
Aileye misafir olan bir komşu, Babacan’a “Gıda fiyatlarında bu denli yüksek artış olmamıştı. Mal ve hizmet fiyatları yükselmişti. Mesela araba ve traktör fiyatları artmıştı ama gıda fiyatları bu defa acayip oldu.” dedi.
‘Kur artışının fiyatlara yansıması 6 ay sürer’
Tüketici enflasyonu ile üretici enflasyonu arasındaki farka dikkat çeken Babacan şu ifadeleri kullandı:
“Maliyetler artmış. Üretici fiyatları artmış. Ama daha bunun hepsi tüketici fiyatlarına yansımamış. Maliyetlerde düşüş olup, üretici fiyatları biraz gerilese bile tamamı tüketici fiyatlarına henüz aktarılmadığı için nihai tüketici fiyatlarını çok etkilemez. Çünkü maliyet artışının tamamı henüz tüketiciye yansıtılmadı. Maliyetin daha tüketiciye yansıtılamayan yüzde 50’lik birikmiş kısmı var. Çünkü talep tıkanıyor. Aradaki farkı üretici üstlenmek zorunda. Çünkü satamıyor. Maliyeti anında yansıttığında mal elinde kalır. Stokta olduğu müddetçe, stok eski fiyata satılabiliyor. ‘Eski fiyattan satayım, gidip borcumu ödeyeyim’ diyor. Kur arttıktan sonra onun nihai fiyatlara yansıması Türkiye’de 6 ay sürer.”
‘Parası bu kadar kısa sürede bu kadar değersizleşen başka ülke yok’
Kurdaki artışın fiyatlara etkisine değinen Babacan şöyle devam etti:
“Türkiye’de fiyatlar sadece petrolün varil fiyatındaki artış kadar artsa sorun yok. 80 liradan 100 liraya mı çıktı? Yüzde 25’tir. Bu yönetilir. Ama Türkiye’de bir de kur kadar artıyor. Dolayısıyla kat kat yansıyor, hayat birdenbire çok pahalandı. Bu kadar kur artışı başka bir ülkede yok. Bu kadar kısa sürede parası bu kadar değersizleşen başka bir ülke yok. Hayat pahalılığının, enflasyonun temel sebebi bu.”
‘Merkez Bankası bankalardan daha az faiz alınca piyasa faizi düşmüyor’
Babacan ayrıca Merkez Bankası’nın faiz ve rezerv politikasını da eleştirdi. Babacan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir de rezervleri de erittiler. Merkez Bankası’nın iki önemli enstrümanı vardır. Politika faizi ve elindeki rezervlerdir. Rezervi zaten tüketip eksiye düşürdü. Politika faizini de tam tersine çevirdi. Merkez Bankası bankalardan daha az faiz alınca piyasa faizi düşmüyor. Politika faizi yüzde 19’ken Hazine faizi yüzde 17’ydi. Yüzde 14’e düşünce Hazine faizi yüzde 28’e, 29’a çıktı. Tam tersine sonuç verdi. Çünkü Hazine’nin faizi enflasyon beklentisine göre oluşuyor. Ben birkaç konuşmamda söyledim. Merkez Bankası’na talimat veriyorsun da bir de şu Hazine’ye talimat ver, dedim. Niye bu kadar yüksek faiz ödüyor? Talimatla çalışmıyor mu? İndirsin bakayım; memur maaşlarını ödeyemez. Tıkanır kalır. Hazine borçlanırken sürekli ihale açıyor. Tahvil ihalesi.”
‘Döviz rezervlerini satarak savunma kalkanlarını yok ettiler’
“Çok büyük kabahatleri var. Döviz rezervlerini satarak ülkenin bütün savunma kalkanlarını yok ettiler. Damat ‘Kur 10 lira, 15 lira olacaktı diyorlar. Bakın artmadı, düşüyor’ dediği günlerde arka kapıdan döviz satmışlar. Sırf damat başarılı görünsün diye. Başka bir şey değil.”
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı