Türkiye Ekonomi ve İş Dünyasının En Önemli Etkinliği UEZ 2022 Başladı

P&G ana sponsorluğunda gerçekleşen UEZ 2022, T.

Türkiye Ekonomi ve İş Dünyasının En Önemli Etkinliği UEZ 2022 Başladı
Yayınlama: 07.10.2022

P&G ana sponsorluğunda gerçekleşen UEZ 2022, T.C. Hazine ve Maliye Bakanı Dr. Nureddin Nebati’nin açılış konuşması ve “Türkiye’nin Yeni Gelecek Vizyonu” oturumuyla başladı.

 

Capital, Ekonomist ve Start Up dergileri tarafından 2012 yılından bu yana düzenlenen, ana sponsorluğunu P&G’nin üstlendiği; iş ve ekonomi dünyasının önemli aktörlerini buluşturan Zirve; T.C. Hazine ve Maliye Bakanı Dr. Nureddin Nebati, P&G Avrupa Başkanı Loic Tassel, Capital ve Ekonomist Dergileri Yayın Direktörü Sedef Seçkin Büyük’ün açılış konuşmalarıyla başladı.

 

Yeni Küresel Düzeni Tasarlamak: Birlikte İyileştirme, Değişim ve Dijitalleşme” teması altında yeni ve sürdürülebilir bir sisteme geçiş için aşılması gereken engellerin konuşulacağı Zirve’nin açılış konuşmasında Sedef Seçkin Büyük, “Seçkin iş insanlarının geniş katılımıyla UEZ 2022 atmosferine değer katmasından dolayı teşekkür ederim. Pandemi sonrası ilk fiziksel zirvenin çok daha samimi ve geniş bir fikir değişim platformu olması için büyük çaba sarf ettik ve planlamamızı buna göre yaptık. Yeniden kurguladığımız zirveyi hazırlarken yönetim kurulu üyeleri ve CEO seviyesinde destek almaktan gurur duyuyoruz. Hazırladığımız kurgu ile konuşmacılarımızın değerli fikir ve vizyonlarını paylaşmalarını arzu ediyoruz” dedi.

 

T.C. Hazine ve Maliye Bakanı Dr. Nureddin Nebati: “Bu yılın ilk 6 ayında da yüzde 7,5 büyümeyi başardık”

Açılış konuşmasında T.C. Hazine ve Maliye Bakanı Dr. Nureddin Nebati, hem vatandaşın yanında olduklarını hem de yatırımlara hız kesmeden devam ettiklerini belirterek, “2020 yılında dünya ekonomisi daralırken, bizler yüzde 1,9 büyümeyi başardık. 2021 yılındaysa ekonomimiz yüzde 11,4 ile hem 12 yıllık kesintisiz büyüme sürecini devam ettirdi hem de son 50 yılın en yüksek büyüme rakamına ulaştı. Böylece, ülkemiz birçok yüksek gelirli ülkenin büyüme oranlarını da ikiye katladı” dedi.

 

Nebati, 2008 küresel finansal krizi, ardından Covid-19 salgını ve son olarak da Rusya-Ukrayna savaşıyla başlayan enerji krizi nedeniyle 21. yüzyılın tarihe belki de “krizler çağı” olarak geçeceğine işaret ederek salgın gibi hızla yayılıp tüm insanlığı etkisi altına alan türden krizlerin beraberinde çeşitli yapısal dönüşümlere neden olduğunu söyledi.

 

Böylesine kriz ve dönüşümlerin yaşandığı çağda sorunları aşabilmek için her zamankinden farklı politika ve yöntemler geliştirilmesinin büyük önem kazandığını vurgulayan Nebati, bu anlayışla geçen hafta İstanbul’da Ekonomik Dönüşüm Zirvesi’nde dünyanın dört bir yanından saygın akademisyenlerle bir araya geldiklerini hatırlattı.

 

Nebati, akademisyenlerle gerçekleştirdikleri istişarelerde, mutabık kaldıkları konulardan birinin de salgın sonrası dünyanın Türkiye’ye önemli fırsatlar sunduğu yönünde olduğunu aktararak, “Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğinde, son 20 yılda gerçekleştirdiğimiz mega altyapı yatırımlarının da sağladığı büyük avantajla ülkemizin yeni dönemde bölgesel tedarik merkezi olarak öne çıkma potansiyelinin çok yüksek olduğunu değerlendirdik. Oluşan bu tarihi fırsat karşısında ülkemizde uyguladığımız ekonomi politikalarının, gelişmekte olan diğer ülkeler için de model teşkil edebileceğini çok sayıda zirve katılımcısı ayrı ayrı vurguladı. Esasen bu tablo; bizim yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı büyüme stratejimizin, yani Türkiye Ekonomi Modeli’mizin de ne kadar doğru zamanda atılmış hayati adım olduğunu bir kez daha ortaya koydu” diye konuştu.

 

Nebati, mevcut küresel kriz ortamının negatif etkilerini en aza indirecek politikaları hızla hayata geçirmenin tüm ülkeler için önem kazandığını vurgulayarak, şöyle devam etti:

 

“Nitekim salgın döneminde, mali kısıtlar nedeniyle birçok ülke vatandaşlarını desteklemek ya da yatırımlarını sürdürmek arasında tercih yapmak zorunda kaldı. Ancak bizler ülkemizde hem vatandaşımızın yanında olduk hem de yatırımlarımıza hız kesmeden devam ettik. 2020 yılında, dünya ekonomisi daralırken, bizler yüzde 1,9 büyümeyi başardık. 2021 yılındaysa ekonomimiz yüzde 11,4 ile hem 12 yıllık kesintisiz büyüme sürecini devam ettirdi hem de son 50 yılın en yüksek büyüme rakamına ulaştı. Böylece ülkemiz birçok yüksek gelirli ülkenin büyüme oranlarını da ikiye katladı. Bu yılın ilk 6 ayında da yüzde 7,5 büyümeyi başardık. Salgının ardından Rusya-Ukrayna savaşının neden olduğu enerji krizi nedeniyle Avrupa’da özellikle enerji yoğun birçok sektörde fabrikalar kapanırken bizler üretimimizi ve ihracatımızı artırmaya devam ediyoruz.

 

İhracatımız 2021 yılında yüzde 33 oranındaki artışla cumhuriyet tarihimizin rekorunu kırdı. Böylece Türkiye, küresel ölçekte ilk 30 büyük ihracatçı ülke içinde ihracatını en çok artıran 6. ülke oldu. Bu 6 ülkeye baktığımızda, Rusya, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Brezilya enerji ve emtia ihracatları sayesinde bu sıralamada yer alırken, Türkiye’nin sanayi ağırlıklı ürünlerle bu sıralamaya girmesi gerçek bir başarıdır. Bu yılın ocak-eylül döneminde de ihracatımız yüzde 17 oranında artarak mevcut konjonktüre rağmen güçlü artışını sürdürmeye devam etti. Üretimdeki ve ihracattaki güçlü performansımızı istihdam rakamlarında da gözlemlemek mümkün. Toplam istihdamımızı salgın dönemine kıyasla yaklaşık 5,3 milyon kişilik artışla 2022 yılı temmuz ayı itibarıyla yaklaşık 30,6 milyon kişiye çıkardık. Bu istihdam sayısı da cumhuriyet tarihimizde yine bir rekor anlamına geliyor."

 

Salgın ve savaş sonrası dönemde şekillenen yeni dünya düzeninde çıkan fırsatları Türkiye Ekonomi Modeli’nin katma değerli ve verimlilik esaslı üretim anlayışıyla en iyi şekilde değerlendirebilmek için çalıştıklarını aktaran Nebati, “Biz bu öncelikleri belirlerken, tüm dünyada yüksek fiyat artışları bir sorun olmaya başlamıştı. İlk aşamada salgın boyunca duran tüketimin tekrar canlanmasıyla talep artışının neden olduğu enflasyon, 2022 yılı itibarıyla enerji ve diğer emtia fiyatlarındaki artışlar nedeniyle arz yönlü bir yapıya dönüştü. Bununla birlikte döviz kurundaki artış ve enflasyon beklentilerindeki bozulmaların etkisiyle güçlenen atalet de enflasyon üzerinde etkili oldu. Biliyoruz ki 80’lerde ülkeler yüksek faiz politikasıyla enflasyonu düşürmeye çalıştı ancak bunu durgunluk ve yüksek işsizlik oranları gibi yakıcı bedeller ödeyerek gerçekleştirdiler” şeklinde konuştu.

 

Bakan Nebati, mevcut konjonktürde artan küresel enflasyona karşı merkez bankalarının faiz oranlarında artışa gitmesinin, ekonomilerde durgunluğa ve gelir adaletsizliğine sebep olacağının aslında öngörülen durum olduğunu vurgulayarak, son dönemde uluslararası kuruluşların da bu konuda seslerini yükseltmeye başladığını, IMF Başkanı, ABD Merkez Bankasının (Fed) faiz artırma politikalarının, dünyanın geri kalanı üzerinde resesyon etkisine neden olabileceğini belirterek, bu süreçte Fed’i son derece ihtiyatlı ve dikkatli olmaya çağırdığını kaydetti.

 

Zirve, “Türkiye’nin Yeni Gelecek Vizyonu” oturumu ile başladı

P&G’nin oturum sponsorluğunu üstlendiği ve P&G Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Yönetim Kurulu Başkanı Tankut Turnaoğlu’nun moderatörlüğünü üstlendiği “Türkiye’nin Yeni Gelecek Vizyonu” oturumunda Oturumda yeni dönemde Türkiye’nin büyüme ve gelişimini hızlandırmak, uluslararası finans ve bankacılık piyasasında konumunu güçlendirmek ve yeni yatırımlar için cazibesini artırmak adına kamuda ne tür çalışmalar yapılması planlandığı ele alındı. Ayrıca bu hedef doğrultusunda kamuda insan kaynaklarından dijitalleşmeye, yatırım stratejilerinden finansal çözümlere dek hayata geçirilen ve geçirilecek planlarla yatırımcı şirketlerin Türkiye’ye ilişkin uzun vadeli yaklaşımları konuşuldu.

 

Tankut Turnaoğlu: "35 yıldır Türkiye’ye değer katıyoruz”

“Türkiye’nin Yeni Gelecek Vizyonu” konulu panel P&G Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Yönetim Kurulu Başkanı Tankut Turnaoğlu’nun moderatörlüğünde yapıldı. Panelin açılışında konuşan Turnaoğlu, bundan 35 yıl önce P&G’nin Türkiye’nin potansiyeli ve geleceğine inanarak buraya geldiğini belirterek şunları söyledi:

 

“1987 yılından bu yana sürdürülebilir bir yaklaşımla yatırımlar gerçekleştiriyor, oluşturduğumuz güçlü ekosistemle değer yaratıyor, tüketicilerin ve üreticilerin yaşam kalitelerini yükseltiyor, ülkemizin ihracatına güçlü bir katkı yapıyoruz. Bugün geldiğimiz noktada ise ülkemizdeki her on hanenin dokuzunda en az bir P&G ürünümüzle bulunuyor, eğitimden spora ve sağlığa kadar hayatın birçok alanında gerçekleştirdiğimiz Topluma Katkı projelerimizle milyonlarca kişinin yaşamına değer katıyoruz. Özellikle çocuklarımızın ve gençlerimizin hayatlarını iyileştirerek ülkemizin ortak geleceğine katkı sunmak için çalışıyoruz. Aynı vizyonla ülkemizdeki 35’inci yılımızda Sevgi Her Kapıyı Açar diyerek birçok çalışmaya imza attık. İş dünyasının önde gelen etkinliklerinden Uludağ Ekonomi Zirvesi’ne de ana sponsor olarak üst düzey yöneticilerimizi ülkemizde ağırladık. Türkiye’nin potansiyelinin ve öneminin altını çizdik.”

 

Ahmet Burak Dağlıoğlu: “Türkiye’nin birleşik büyüme hızı yüzde 5’in üzerinde”

T.C. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Ahmet Burak Dağlıoğlu: “Merkez bankalarının para politikaları günümüzde tüm pazarları etkiliyor. Dünyada yılın ilk yarısında satın alma ve birleşme işlemlerinde yaklaşık yüzde 25 azalma olduğu görülüyor. Türkiye bu tablonun neresinde diye bakacak olursak, kendimize has bir değer önerimiz olduğunu söylemeliyiz. Bu bizi zaman zaman pozitif yönde ayrıştırıyor. Türkiye’nin değer önerisi, dayanıklı ve hızlı büyüyen ekonomiye sahip olması. Birleşik büyüme hızımız yüzde 5’in üzerinde. Türkiye’de son yirmi yılda sürekli reform hareketleri var ve yatırımcıya pozitif etki yapıyor. Özellikle pandemi sonrası işgücüne erişim zorlaşsa da Türkiye’nin politikaları bizim hızlı istihdam artışımıza katkı sağladı. Olumlu ayrışmanın devam edeceğini düşünüyoruz” dedi.

 

Dr. Ali Taha Koç: “Metaverse girişimcilerine destek oluyoruz”

T.C. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Dr. Ali Taha Koç: “Atsız arabalardan insansız arabalara doğru gidiyoruz ve bugün bir otonom aracın at arabasını tanıyamadığı bir dünyaya evrildik. İnternet kullanımımız çok arttı ve Web 2.0 ile artık veri üreten fabrikalara dönüştük. Dijital dönüşüm sayesinde daha fazla sanal toplantılar yapabilir olduk. Yeni konsept de Web 3.0 ve biz en iyi ve hızlı kullanabilen ülkelerden biriyiz. Artık merkeziyetsiz sistemdeyiz ve veriyi üreten veriyi kendi kontrol eder hale geldi. Metaverse çalışmaları Türkiye’de de var ve baştaki beklenti algısı kırıldı. Metaverse’in geleceği noktaya değinmek gerekirse, şu anda sadece iki duyumuzu kullanabiliyoruz ve yakın zamanda diğer duyularımızı da devreye sokabilmeliyiz ki gerçek anlamda sanal bir dünya yaratılmış olsun. Bu konuda girişimcilerimize destek oluyoruz” dedi.

 

Prof. Dr. Göksel Aşan: “Finans sektörünün geleceğini teknoloji belirleyecek”

T.C. Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı Prof. Dr. Göksel Aşan: “Benim konu zor, zira çok meşhur bir laf vardır: Hayat plan yaparken başınızdan geçenlerdir! Hepimizin bireysel olarak farklı zamanlarda farklı anlamlandırdık bu cümleyi ama ender dönemlerden birinden geçiyoruz. Dünya üzerinde ülkelerin ve kurumların yaptığı hiçbir planın gerçekleşmediği 4- 5 yıl yaşadık. Bu yüzden bugünden gelecekteki trend ne olur konuşmak çok zor. Bir toplantıda şöyle demiştim: Özellikle bu borçluluğun çok yükseldiği dönemde önümüzdeki dönem için konuşuyorum. Bu borçların ödenebilirliğinin tek yolunun yüksek enflasyon olduğunu söylemiştim. Hala daha şu an var olan enflasyon seviyesinin yeterli olduğu kanaatinde değilim dünya için. Bu borçların ödenmemesi durumu hala var olabilir. Euro enflasyonunda yaklaşık 20 ayrı enflasyon var ve Avrupa’yı çok zorlayacak bir problem. Avrupa Merkez Bankası Euro’yu dikkate alıp karar verecek ama o karardan enflasyon kaynaklı sorunu olan ülkelerin sorunları farklı olacak. Finans sektörünün ne olacağı veya nereye gideceğini görmek için yapısal tarafa bakmak lazım. Finans tarafını en temel belirleyen etken teknoloji olacak. Başta bir miktar ağır gitti ama teknoloji tarafı daha da hızlanacak” dedi.

 

Doç. Dr. Salim Atay: “Türkiye’nin İK envanterini dijitale taşıdık”

T.C. Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi Başkanı Doç. Dr. Salim Atay: “Türkiye’nin bulunduğu coğrafya önemli olsa da en önemli unsuru insanıdır. 2019 itibarı ile mevcut sistemi anlamak üzere bilimsel yaklaşımlarla ölçümler yapmaya başladık ve durumun fotoğrafını çektik. Ülkedeki herkesi yetenek olarak gördük ve devlet imkanlarının herkese eşit olması gerektiğini düşünerek hareket ettik. Bu noktada teknolojiyi devreye alarak fırsatları dağıtırken daha objektif olabileceğimizi anladık. Türkiye’de insanların iş hayatına dahil olmasını sağlayacak tüm enstrümanları geliştirdik. Örneğin Türkiye’nin İK envanterini çıkardık ve verileri birbirleriyle konuşturarak büyük bir data havuzu oluşturduk. Artık sektör, kurum vb beceri haritasına sahibiz. Buradan tüm detayları seçip, uygun insanları uygun kurum ve kuruluşlara yönlendirebiliyoruz” dedi.

 

Shailesh Jejurikar: “Karbon ayak izinin üçte ikisi suyun ısıtılmasından kaynaklı”

P&G Global COO’su Shailesh Jejurikar: “Değişimden bahsederken Türkiye’nin başa çıkma kabiliyetinden bahsetmemiz gerekiyor. Bugün de görüyoruz… Türkiye ilerleme kat ediyor ve bu çok ilham verici. Yeni ihtiyaçları karşılamak anlamında dönüşüm aslında bir fırsattır. Kıyafetleri yıkamak iklim değişikliği üzerinden örnek verilebilir. Karbon ayak izinin üçte ikisi suyun ısıtılmasından kaynaklı. Burada bir temizlik çözümünü bulmak, yani kıyafetleri soğuk suyla yıkayabilmek büyük bir inovasyon. NASA ile çalışmamızdaysa kıyafetlerin bir uzay aracında nasıl yıkanabileceğini çalışıyoruz. Zira örneğin Mars’a yılda bir taşıyıp geri getirmeniz gerekiyor. Ayrıca astronotluk çok yoğun egzersiz gerekiyor ve ter için çözüm üzerinde çalışıyoruz. Bu kıyafetlerin yıkanması bir yana, kullanılan suyun da içme suyu olarak kullanılması üzerine de çalışmalar gerçekleştiriyoruz” dedi.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı